Serhatın Sesi / Serhat Diyarından Haberler
Serhatın Sesi / Serhat Diyarından Haberler
Haberler / Kars

KARS, KÜÇÜK MOSKOVA

17.04.2018
KARS, KÜÇÜK MOSKOVA

Sağ sol çatışmasının en katmerli yaşandığı şehirlerden biride, hiç kuşkusuz Kars'tı. 80'li yılları gören, azda olsa o döneme tanıklık eden, o dönemin iklimini görmüş ve o dönemin acılarını tadmış,  hemen hemen herkes bilirki; Erzurum'lusu, Yozgat'lısı 67 vilayetin büyük çoğunluğu, Kars'a "KÜÇÜK MOSKOVA" derdi. Hani, "adın çıkacağına, canın çıksın" diye bir söz vardır ya, işte Kars, o dönem "lekelenmiş" adeta kriminal bir suç mahalli gibi gözükmekteydi. Yine 70'li ve 80'li yılların başında, Kars'tan kalkıp, Ankara, İstanbul ve İzmir'e giden otobüslerin, önce Erzurum'da yolu kesilir, içindeki yolcular saç, bıyık ve giyim şekline göre sağcı mı, solcu mu diye bir testten geçirilir, solcu olanlar diğerlerinden ayırt edilerek, güzel bir dayaktan geçirilir ve yola devam edilirdi! Bu "lekeye" sahip olmanın bedeli, öyle kolay kolay ödetilmezdi tabiki! Yozgat'a gelindiğinde de, yol kenarında bekleyen ülkücülerin taşlı saldırısına uğrarlardı!

 

Yani anlayacağınız, Kars bir defa fislenmiş, "adı çıkmış dokuza, inmezdi sekize!"

 

Tabi ki, bunun siyasi ceremesi de çok ağır oldu. Gelen sağ iktidarlar, "KÜÇÜK MOSKOVA'ya" tayin, terfi ve ufak tefek yatırımlar dışında, şehrin kalkınması için büyük hamleler yapmadılar. 

 

Her neyse, "KARS, KÜÇÜK MOSKOVA" derken, asıl meselenin, o dönem onca sol, sosyalist ve  Komünistlerin ağırlıkta olduğu  şehir varken, neden bu isim, bu yakıştırma, Kars'a yapılmıştı?

 

Elbette bir çok nedeni vardır,  ancak bana kalırsa asıl nedenlerinden biri de; o dönem Kars'ın sınır şehri ve Sovyet Rusya'ya komşu olmasıydı. Bugün şehir statüsü almış, ancak o dönem ilçe olan, Ardahan ve Iğdır'ın da yine dönemin Sovyetler Birliğine  komşu olması önemli bir etkendi. Yalnızca komşu olmak tek başına yetermiydi peki? Tabiki hayır. Sınır şehri olmak ve SSCB'ye komşu olmakla birlikte, vaktiyle Rusların buradaki yerli halklarla uzun bir süre birlikte yaşadığı, etnik anlamda zengin bir çeşitliliğinin yanısıra, Cenub-u Garbi Kafkas Cumhuriyetinin kurulduğu ilk şehir olması, Kars'ı stratejik öneme sahip kılıyordu.

 

Meselenin özü şudur: o yakıştırmayı yapanlar, Kars'a "KÜÇÜK MOSKOVA" diyenlerin, bilinçaltında her ne kadar "Komünizm kötü" algısı olmuş olsada, yinede Kars'ın o dönem, etrafındaki şehirlere göre sinemaların, tiyatroların sayıca fazla olduğu, kültürel ve sanatsal faaliyetlerin bolca yapıldığı, şehirde hatırı sayılır piyanonun ve piyano çalan İnsanınların  bulunduğu, bireysel ve toplumsal farkındalığın oluştuğu, Ermeni, Rus ve Molakan kültüründen etkilendiği önemli bir Kafkas şehri olması da değilmidir?  

 

Peki, o dönem siyasi, coğrafi, kültürel ve sosyal yapısından dolayı, Kars'a "KÜÇÜK MOSKOVA" diyenlere, bugün  sorulsa, nereye, hangi şehire benzetirler?

 

Eminim, hiç birinin aklına Moskova gelmez. 

 

Çünkü, son zamanlarda Kars'a bakıldığında, bağımsız kişi ve kurumlarca yapılmış tiyatral faaliyetlerin neredeyse olmadığı, cafeler dışında gidilecek herhangi bir sosyal faaliyetin bulunmadığı, kültür ve sanat adına herhangi bir üretimin yapılmadığı ve yolların zaten duman olduğu, bu bakımdan Moskova ile değil, Afganistan'ın herhangi bir kenti ile özdeş bir şehir görüntüsü verdiğini söylersek, çokmu haksızlık yapmış oluruz? Şahsen, yollarına ve yukarıda saydığım avantajları iyi kullanılmadığı için üzülerek hayır derim. Ayrıca bu ve daha çok benzer nedenden dolayı, şimdi birileri kalkıp Kars'a "KÜÇÜK MOSKOVA" derse,  büyük bir çoğunluk, itiraz edermi? Etmezmi? Elbette eder, hatta söyleyene; "kafamı buluyorsun kardeşim?" derler. Demek ki, vaktiyle Kars'ı Dünyanın en büyük mettopollerinden biri olan Moskova'ya benzetmişlerse, bu salt ideolojik bir benzetme, yada kıyas değildi. Kars'ın yukarıda belirttiğim pozitif özelliklerinden de kaynaklı olduğunu  bilmemiz gerekiyor diye dusunuyorum. Dolayısıyla, bir Serhat şehir olan Kars'ın, Eskişehir'e, Paris'e, Prag'a veya Moskova'ya benzetilmesi gurur verici. Ancak, ne yazık ki, Kars, hiç haketmediği bir şekilde, belediyecilik anlamında iyi yonetilemediği için, bırakalım herhangi bir   Avrupa kentini, bölgesinde bulunan ve  komşusu olduğu illerle dahi mukayese edilemeyecek derecede, kötü ve kırık bir fotoğrafa benziyor. Oysa bu güzel kent, herşeye rağmen,  fiziki ve etnik yapısı, kültürü,  tarihsel ve doğal mirasasıyla ayakta durmaya çalışıyor. 

 

Yanlız böyle gider ve her gelen belediye, bir önceki belediyeyi aratır hale gelirse, ayakta durmayı bırakın, bu uygar ve kimlikli şehirin, kimliğini kaybedip, yıkılması an meselesidir.

 

O halde gelin, bu şehir yıkılmadan, enkaza dönüşmeden, el birliğiyle sahip çıkalım. Aksi taktirde, gelecek kuşaklar bizi affetmeyecek!

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş