Serhatın Sesi / Serhat Diyarından Haberler
Serhatın Sesi / Serhat Diyarından Haberler
Haberler / Türkiye

İktisatçı Prof. Boratav: Erdoğan, bankaların batışına göz yummamak için IMF’ye gidecek

10.08.2018
İktisatçı Prof. Boratav: Erdoğan, bankaların batışına göz yummamak için IMF’ye gidecek

İktisatçı Prof. Korkut Boratav, ekonomideki sorunları ve dolardaki durdurulamayan artışı değerlendirdi: “(Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kast ederek) Normali IMF’ye gitmektir, siyaseten de bunun altından kalkabilir. Bankaların batışına göz yummamak için IMF’ye gidecek.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın vatandaşlara yönelik, döviz ve altınları Türk Lirası’na çevirme çağrısına rağmen, Amerikalı pastör Andrew Brunson’ın serbest bırakılmayıp ev hapsine alınması üzerine, ABD’nin Türkiye’ye yaptırımlar uygulayacağını açıklamasıyla dolar/lira kuru art arda rekor kırıyor.

‘Şu halde, 238 milyar dolara ihtiyacı var’

DW Türkçe’den Aslı Işık’a konuşan Boratav, “Bu bir döviz krizi mi, finansal kriz mı yoksa ödemeler dengesi krizi midir?”sorusuna şöyle yanıt verdi: “Bir terim ile tanımlanmak istiyorsa esas olarak ödemeler dengesinden kaynaklanan bir krizdir. Dünya sisteminin yükselen ekonomiler denilen blokunun uluslararası sermaye hareketlerine bağımlılığının yarattığı sorunlardan biri, metropolden çevre ekonomilerine dönük sermaye hareketlerinde ani bir yavaşlama, durma ya da çıkış olursa bu, kriz yaratıcı şoklara neden oluyor. 1997 Asya krizi tipiktir. Türkiye ekonomisi buna benzeyen 4 (1994, 1998-9, 2001 ve 2008-9) krizden geçti. Aynı sorunla şimdi de karşı karşıyayız. Uluslararası sermaye hareketlerinin Türkiye’ye ye dönük bölümü Mart’tan itibaren aniden yavaşlamaya başladı. Mart-Mayıs arası yabancı sermaye girişi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 66 oranında azaldı: 16,3 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi bu üç ayda 5,6 milyar dolara indi. Bu doğal olarak döviz piyasalarına yansıyacak. Ekonominin dış yapısal kırılganlığı o derece yoğunlaşmıştır ki, şirketlerin ve onlarla bağlantılı olarak bankaların dış borçlarının ve ekonominin bir yıllık cari açığının finansmanında astronomik bir dış kaynak gereksinimi doğmuştur. Şu halde, 238 milyar dolara ihtiyacı var. Fazla dikkat çekmeyen IMF’nin nisanda yayınlanan raporunda, söz ettiğim şok henüz algılanmazken, IMF bu tespitleri yumuşak bir üslupla yapmıştı. Bunun sonucu bir ödemeler dengesi krizi finansal krize yol açacak mı? Finansal kriz, kredilerin döndürülememesinden kaynaklanan şirket iflaslarının bankalara yansımasından kaynaklanan bir krizdir. Buna doğru gidiyoruz.”

‘Cezalandırılırsın’

Darbe girişiminin ardından seçim atmosferine girilmesinin ‘durumu vahimleştirdiğini’ savunan Boratav, Erdoğan’ın sistematik olarak faizlerin yükselmesine karşı olduğunu ve bunun iki gerekçesi olabileceğini söyledi: “Kendisi ‘Kahramanca iç kamuoyuna hitap ediyorum. Büyümeciyim, inançlarım ve ekonomi mantığımın gereği faiz düşmanıyım ve bunda ısrar edeceğim’ diyor. İkincisi, ‘Benim beslediğim ve beni besleyen ana sektör en çok döviz borçlusu sektörlerden biri olan inşaattır.’ Bunu yaşatmak için faizleri düşük, dövizi de ucuz tutmak istiyor. İktisaden bunu yapması mümkün değil ama ısrar ediyor. Uluslararası finans çevrelerine ‘Faiz enflasyonun sebebidir’ demek mümin bir Hristiyan’a İsa’nın yaşamadığını iddia etmek kadar zındıklıktır. Cumhurbaşkanı finans kapitalin kurallarını işine gelince uyguluyor, gelmeyince uygulamıyor. Türkiye 2007-2009 arası iki yıllık küçülme döneminde dahi 40 milyar dolar cari açık vermiştir. Bundan önceki dönemlerde durgunlaştığı her yıl cari fazla veren ekonomi, 0 büyümede dahi cari açık veriyorsa, uluslararası finans kurallarına karşı çıkacak gücün, yeteneğin yoktur. Cezalandırılırsın. Bir ödemeler dengesi sorunu, finansal krize dönüşür.”

‘IMF seçeneği makuldür, şirketler batar’

Boratav şöyle devam etti: “Şimşek olsaydı, hızlı bir faiz ayarlamasıyla birlikte, dövizi dalgalanmaya bırakıp, şirketlerdeki daralma ve iflasları göze alıp, bankalara yansımasını önlemeyi önerirdi. Bankalara yansımasının önlenmesinin ana yöntemi IMF programıdır. IMF, 2000’de banka borçlarının hazine garantisine alınmasını uygulattı. Yunanistan’da aynı şeyi uyguladılar. IMF doktrininde bu mümkündür. IMF kredisi banka borçlarının ödenmesine tahsis edilir, devlet kemer sıkar. Normali IMF’ye gitmektir, siyaseten de bunun altından kalkabilir. Bankaların batışına göz yummamak için IMF’ye gidecek. Bunun alternatifinin olduğunu sanmıyorum. Büyük finansal çöküntüye rağmen IMF’nin kapısına gitmezse iktidarda kalmasını önleyecek bir mekanizma yok. Türkiye faşizme geçmiştir. Faşizm kalıcıdır. Halk sürünecek, dine, imana daha fazla sarılacak. Cemaatler eliyle, dayanmaya çalışacak. Halkın direnme gücü yoktur. IMF seçeneği makuldür, şirketler batar. Bankalar kalır. Şirketlerin batması Cumhurbaşkanı’nın özel problemidir. IMF seçeneği altında Kanal İstanbul gibi büyük yatırım projeleri kalkar. Başlamış olanların şartları gözden geçirilir.”


diken haber

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş